aman Gazetesi "Avukatlığı bıraktı,bastoncu oldu"
Avukatlığı bırakıp bastoncu oldu |
|
Dünyaca ünlü Devrek bastonları, estetiği, zarafeti ve sosyal hayattaki rolü ile bölge insanının önemli bir geçim kaynağı olmaya devam ediyor. |
|
 |
|
Anadolu kültürünü işçiliklerine katan Devrekli ustaların imal ettiği bastonların ünü Türkiye sınırlarını da aştı. İlçede babadan oğula, ustadan çırağa nesiller boyu devam eden bastonculuk sanatı, bugün kariyer sahibi insanlar tarafından bile icra ediliyor. Zonguldak'ın Devrek ilçesinde yaşayan 44 yaşındaki Rüştü Çelebi avukatlığı bırakarak baba mesleği bastonculuğu yaşatmaya çalışanlardan sadece birisi. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden 1992 yılında mezun olan Çelebi, staj gördüğü sırada baston ustası babası Münteka Çelebi'yi kaybetmesiyle radikal bir karar almış. Hayalini kurduğu avukatlık mesleğini bir kenara bırakan Çelebi, baba mesleği bastonculuğa yönelmiş. 12 yıldır Devrek bastonları imal eden 2 çocuk babası Rüştü Çelebi'nin 10 yaşındaki oğlu Münteka Algan Çelebi de baston ustası olmak istiyor. Dükkanına gelen yerli ve yabancı turistlerin, duvarda asılı avukatlık diplomasını görünce şaşırdığını belirten Çelebi, "İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun olup diplomamı aldığım halde, bastonculuktan kopamadım. Bastonculuğun yok olmasına gönlüm razı olmadı. Adliye koridorlarında koşuşturmaktansa, baba sanatı olan bastonculuğa devam etme kararı aldım. Avukatlıkta para kazanıyordum ama bastonculukta dost kazanıyorum" diye konuştu. Bastonculuğun her geçen gün yok olmasından yakınan baston ustası Çelebi, "Devrek'te 1970'li yıllardan sonra baston ustalığının getirisi giderek düştü. Bunun üzerine birçok baston ustası mesleği bırakmak zorunda kaldı. Bastonculuk sabır ve özveri isteyen bir iş. Çocuklarıma da bu mesleği öğretiyorum. Benden sonra bu işi sürdürmelerini istiyorum" dedi. İlçede bastonculuğu devam ettiren 1 metre 15 santim boyundaki Beyhan Yukarıbaş da boyundan büyük işlere imza atıyor. 1,5 metre boyunda bastonlar üreten Yukarıbaş, 10 yıldır Devrek bastonu imal ediyor. Kadın olmasına rağmen her türlü bastonu yapabildiğini anlatan Yukarıbaş, baston işlemeciliğini kısa sürede öğrenmiş. İş olması halinde günde en az 5 baston yaptığını belirten Yukarıbaş, boyunun kısa olmasının baston işlemeye mani olmadığını, sağlığı elverdiğince Devrek bastonu yapmaya devam edeceğini ifade etti. Ondokuzuncu yüzyılın başlarından itibaren ilçede yaygınlaşan baston yapımı bölgeye has bir özellik taşımaya başladı. Devrek bastonunun ilk hikayesi ise Devrekli bir askerin İngilizlere esir düşmesiyle başlıyor. İngilizlere esir düşen asker, subayların elinde gördüğü bastonların 'asaletin simgesi' olduğunun farkına varıyor ve memleketine döndüğünde bastonculuğu herkese anlatarak bu işin Devrek'te kök salmasını sağlıyor. Devrek bastonlarının yapımı, bilgi ve becerinin yanı sıra sabır isteyen bir meslek. Baston yapımı için öncelikle esnek bir ağaç olan kızılcık ağacı kesiliyor, aralık ve şubat aylarında suyu çekilen kızılcığın dalları ayıklanıyor. Elde edilen dal parçaları bir yıl bekletiliyor. Ekmek fırınlarında eğrilikleri düzeltilen dallar tornadan geçirilip, bastona verilecek şekil belirleniyor. Ardından testere ile üzerinde yivler açılıp, eğe yardımıyla sistire, zımpara işlemleri yapılan dal, desen ve figürlerin ortaya çıkarılmasıyla ünlü Devrek bastonları olarak ortaya çıkarılıyor. |
Murat Onur |
02 Mart 2007, Cuma |
Son Eklenen Blog Yazıları