Devrek bastonu, esneme kabiliyetine sahip, kırılmaya dayanıklı kızılcık ağacının dalından yapılıyor. Bastonların hepsinin altına manda boynuzundan alt koruyucu takılıyor. Çünkü manda boynuzunun uç bölümünün özelliği steril bir organ olduğundan dolayı mikrop taşımıyor. Üretim tamamen elişi olduğu için aynı bastondan iki adet bulma şansı olmuyor.
Bastonların üzerinde birbirinden farklı motifler el ile işlenerek, olabildiğince inceltildiği halde ihtiyaç sahipleri tarafından rahatça kullanılabilme özelliğine sahip. Tamamen spontane bir çalışma olduğu için bütün ürünler birbirinden farklı. Devrek bastonunun bir başka özelliği makine kullanılmıyor veya kullanılan makine tamamen el ile yönlendiriliyor. Devrek bastoncuları klasik çalışmalarını makineleşmeden sürdürüyor.
İNCE OLAN BASTON RAĞBETTE
Çelebi Bastonları’nın üreticisi Rüştü Çelebi, Devrek Bastonunun dünyada el işçiliği ile yapılan ve inceltilerek kullanılan tek örneği olduğunu söylüyor.
İnce bastonların daha fazla rağbet gördüğünü de sözlerine ekleyen Çelebi’nin Devrek bastonunun diğer özellikleri hakkındaki açıklamaları şöyle:
“Bastonda malzeme kalınlaştıkça ağırlık artacağı için ince bastonlar daha kabul görüyor. Baston her adımda belirli bir esneme ile eğiliyor ve daha sonra insanın her ileri adımında kolaylık sağlamasına olanak veriyor. Bu da insanın yürüyüşte daha az efor sarf etmesini sağlıyor. Kızılcık, sadece Devrek Bastonu için değeri olan bir materyal. Baston için kullanılan hammadde olan kızılcık dalının baston üretimi dışında hiçbir ekonomik değeri yok. Ağaç gövdesi çalı olduğu için mobilya veya doğrama sektöründe kullanılmıyor. Enerji olarak kalori değerinin düşük olmasından dolayı yakacak olarak da işe yaramıyor. Ayrıca kızılcık meyve ağacı olduğu için her yıl budanması gerekiyor. Öte yandan kızılcık ağacının çürümesi zor ve geç olduğu için, orman içinde tutulması kirlilik yarattığından dolayı orman dışına atılması zorunluluğu var.”
DEVREK BASTONUNUN EMSALİ YOK
Yöresel özellik taşıyan ürünün başka bir yerde üretimi yok. Devrek Bastonu yalnız Devrek’e aittir. Üretimde kullanılan teknikten, üzerine uygulanan motife, hammaddeden üzerine eklenen her türlü katkıya ve renklendirmeye kadar yörenin özellikleri bölgenin gelenekselleşmiş ifadeleridir. Bu nedenden dolayı ürünün Türkiye’de başka bir emsali yok. Ancak benzeri yapılmaya çalışılan, taklitleri mevcut olmasına rağmen basit ayrıntılar taklitçiler tarafından uygulanmadığından fark ortaya çıkıyor.
Çelebi’nin açıklamalarına göre, kızılcık ağacının dalları kasım ve şubat arasında kesiliyor. Havadar bir yerde en az bir yıl bekletiliyor. Bir yılın sonunda atölyede esnetilerek işleniyor. Üç aydan sonra sap ve kemiği takılarak işleme başlanıyor. Klasik Devrek bastonu olan yılanlı baston yapılmak istenirse balıksırtı törpü ile yılan yuvası açılıyor. Törpüden sonra motifi belirginleştirmek ve törpünün diş izini gidermek için eğe kullanılıyor. Eğeden sonra sistre dediğimiz bir çelik parçası ile eğenin diş izi temizleniyor, zımparalanıyor, daha sonra sıra renk vermeye geliyor. Renklendirmeden sonra yılan pullarını açmak için 220 volt elektriği 22, 28, 60 volta indirgeyen (bu indirgeme telin kızarmasını değiştirir. Böylece yılan yakılarında farklı renk ve koyuluk elde edilir) bir düzengeçle işleniyor. Bazen bu yılan pulları toz boya ile boyanarak genelde diş teknisyenlerinin kullandığı asma motorla oyularak da yapılabiliyor. Yılan pulları da işlendikten sonra 400 ve 600 derece zımpara ile zımparalanarak vernikleniyor.
Vernikleme Devrek Bastonlarına özgü olan, üssü açık ve yaklaşık bir metre boyunda 6cm çapındaki bir boru içine konulan vernik ile yapılıyor. Her verniklemeden sonra 600 derece zımpara ile zımparalanarak vernik pürüzleri gideriliyor.
Çelebi “Devrek Bastonunun taklidi yapılamaz” diyerek son noktayı koyuyor.
“Yapılabilmesi için yeterli bilgi, yeterli kültür ve inanca sahip olmak gerekiyor. İşlenmesi oldukça zor ve meşakattli bir uğraş isteyen ürün ile ilgili kültürü almak çok önemli. Devrekliler bu kültüre ve inanca sahip olan kişiye de zaten bastonlarını öğretmekten kaçmıyor.”
ÜRETİMİN YÜZDE 25’İ DIŞARIYA
Çelebi, direkt olarak ihracat olmamasına karşın imal edilen Devrek Bastonunun yüzde 25’inin ülke dışına çıktığını hatırlatarak görüşlerini şöyle açıklıyor:
“Tanıtımda ve nakliyedeki sorunları aşabilirsek bu oran belki yüzde 50-60 düzeyine çıkartılabilir. Şu ana kadar en azından atölyem ve şahsım adına konuşursam bana gelen teklifler üretimini karşılama şansım olmayacak miktarda yani binlerce konuşulan rakamlarda ifade ediliyor. Oysa ürünlerimiz seri imalat olarak değil butik çalışma şeklinde ifade edebileceğimiz ürünlerden. Bu yüzden ihracat kavramında doğrudan ihracattan öte yurt dışına yapılan dolaylı satışlardan bahsedebiliriz. Şu ana kadar gelen talepler genelde Fransa, İngiltere, Hollanda, Almanya, Kanada ve ABD olarak yoğunlaşmış bulunuyor. Fakat ürünlerimizin yurt dışına açılımı ancak bastonumuzun daha iyi tanıtımı ile gerçekleşebilecek. Olayın şaşılacak tarafı yurt dışından gelen turistlerin bastonumuzu bizden daha iyi tanımaları. Hatta anlatım anında benim unuttuğum ve üşendiğim konuları özellikle sorduklarına çok şahit olmuşumdur.”
EL SANATLARI YETERİNCE DEĞER BULMUYOR
Ürünlerimizin değerlendirilmesi bizim için en zor konulardan biri. Çünkü arzın talebi karşılamadığı yani üretimin elinde stoklu çalışma olanağı olmadığı nadir iş kollarından biridir. Üreticilerimizin, ortaya çıkartmış olduğu ürünleri daha rafa koyamadan satmak durumunda olduğu zamanlar da vardır.
Ancak bizim gibi gelişmemiş veya azgelişmiş ülkelerde el sanatları yeterince değer bulamaz. Bundan dolayı bizim ürünlerimizi değerlendirmemizdeki en büyük sorun üretimimizin gerçek değerini elde edemememizdir. Oysa bu gün Avrupa’da el yapımı her ürün fabrikasyon üretimden oldukça yüksek bedel ile alıcı bulabilir.
|