Hedef Dergisi

YAŞAMA KÜLTÜRÜ
 

 

BİR AĞAÇ DALININ ÖYKÜSÜ

 
Devrek Bastonu
 

 

Yazı ve fotoğraflar
YELDA BALER
yeldabaler@superonline.com

 

Yolum bu kez Karadeniz kıyısında küçük bir ilçeye çevrili… Devrek’e gidiyorum. Babadan oğula, ustadan çırağa geçen bir sanatın festivalini yaşayacağım Devreklilerle birlikte.

 
Güneşin kolları gücünü kaybettiği saatlerde, yemyeşil dağ yollarından geçerek varıyorum Devrek’e. 18. Devrek Baston ve Kültür Festivali’nin coşkusu ve kalabalığı her yerde. Söyleşiler, Sergiler, Konserler… Festival komitesi çalışanları, Belediye çalışanları ve Belediye Başkanı Nadir Saraç hepsi bir yerlerde çalışıyorlar. İlk uğrak yerim baston sergisinin açılışı. Devrekli ustalar en güzel eserlerini sergilemişler. Yabani gül, kayın, akça ağaç ya da kızılcıktan yapılmışları, sapları kemik, boynuz, gümüş ya da ağaçtan olanları, çiçek, burma, yılan, baklava desenlenlileri…
Baston’un tarihi bizi taa Eski Mısır’a kadar götürmektedir. Sonbaharda gündönümü kutlamalarında ya bir baston savaşı ya da baston şenliği düzenlenirmiş. Baston, antik dönemde bilginlerin ve yaşlıların elinde
  resmedilmiş, eski Çin’de yeni yıla girerken kötü ruhları kovmak için

  kullanılmış. Din adamlarının elinde gücü temsil etmiş, Hz.Musa asası ile denizi yarıp açtığı yolda, İsrail oğullanırın geçişini sağlamış, dahası susuz dönemlerde kaynaklardan su çıkarmıştır.
Yüzyıllar boyu Türk topluluklarında da törenlerde tuğ denilen tüylü bir asa kullanılırmış.Yakut Türklerinde Şaman adayların kutsanması törenlerinde adayın eline at kılları ile süslenmiş bir tuğ verilirmiş. Bu asalar yine gücü temsil etmiş. Müslüman Türk Devletlerinde Dürbaş adı verilen saray hizmetlileri altın veya gümüş asalar kullanırlarmış. Osmanlılarda Divanda ve bayram törenlerinde kapıcıbaşılar ellerinde gümüşlü asalarıyla hizmet ederlermiş. Türklerde asayı bırakıp ilk kez baston kullanan kişi II Sultan Mahmut olmuş. II Abdülhamit döneminde ise baston dayanak olmaktan çıkmış, yaşlı ve genç tüm memurlar tarafından şıklık olsun diye kullanılmış.
Devrek, Batı Karadeniz Bölgesinde Safranbolu, Bartın, Ereğli, Bolu ve Gerede’nin arasında, kuzey ve güneyi dağlarla çevrili küçük bir ilçe. Bu bölgede yaşayan en eski topluluk Etiler olmuş. Daha sonra Pontus, Roma, Bizans İmparatorluklarını ve  Anadolu Selçuklularını topraklarında ağırlamış, Devrek. Orhan Bey tarafından da Osmanlı topraklarına katılmış. Bölgenin cografi yapısı koyun şeklini andırdıgı için, bu bölgeye ağzı yayık koyun anlamına gelen Devrek denilmiştir.

Yüzelli yıldan fazla zaman Devrek’te baston yapıldığına dair bilgiler bulunmakta. Bastonun sanat eseri olarak yapılması ve ”Devrek bastonu”olarak ün kazanması, Marangoz Ali Ziya Efendi’nin askerlik yıllarında gittiği Mısır’dan dönmesi ile başlar. Marangoz ustası askerde İngiliz subaylarının ve asillerinin bastonlarını, şemsiyelerini onarmakla görevlendirilmiş. Baston, şemsiye sapı ve pipo yapımını öğrenen Ali Ziya Efendi memleketine dönünce Devrek’te de gerçek anlamda bastonculuk başlamış. Zaman zaman zor dönemler geçiren ve yıllar sonra yok olmaya yüz tutan Devrek bastonculuğunun gelişmesinde adı unutulmayan iki usta daha var. Fehmi Işık ve Münteka Çelebi. Bu işe gönül vererek yaptıkları çalışmalar, kurdukları atelyeler Devrek Bastonlarının varlığını sürdürmesini sağlıyor.
Devrek bastonunun yapımına gelince… Bu işin tekniğini ve inceliklerini öğrenmek içinde Rüştü Çelebi’nin atelyesine gidiyorum. Babası Münteka Çelebi’nin öğütleri ve öğrettiği tekniklerle var gücüyle çalışıyor.

Baston yapımında öncelikle kızılcık olmak üzere akça ağaç, yemişken, ceviz, yabani gül, kayın, çınar, ak gürgen ve tik ağacı kullanılmakta. Ağaçların kesimi genellikle sonbaharda ya da ocak ayında yapılıyor.
 

YAŞAMA KÜLTÜRÜ
 
   
 
temizlenir ve törpülenerek bastonun eğri kısımları tamamen düzeltilir. Bu durumda da yaklaşık bir ay bekleyen dal, yapılacak modele göre törpü yardımıyla şekillendirilir. Zımparalanan yüzeylere oyma bıçakları ve dişçi tornası ile desenler çizilir. Asıl ustalık bastonun sap kısmında gerekiyor. Çınar, ceviz, kemik, boynuz, gümüş, mücevher, sedef  kaplamalı, yuvarlak saplı, hayvan motifli çeşitli saplar
  ustanın bütün becerisini sergilediği çalışmalardan oluşuyor.

 

Bastonların renklendirilme işlemi kezzap ve nikrit asitle gerçekleştirilir. Ağacın üzerine fırça ile sürülen kezzap 5-10 dakika bekledikden sonra aleve tutulunca kahve rengi elde edilir. Nitrik asitteki katkılara göre renk degişir. Renk degişimi yeşilden kahve rengiye kadar uzanır. Bazen renk vermesi için kezzabın içerisine demir, çinko, bakır gibi metal parçalar da atılır. Kezzapla renklendirilen ağaç kazınsa bile kezzabı emdiği için rengi bozulmuyor. Renklendirme işi bitince verniklenen bastonun uçları genellikle manda boynuzundan yapılır. Manda boynuzunun steril olması bastonun da sokaktaki mikrobu eve getirmesini önlüyor.
Bu sanatın varlığını sürdürmesinde Rüştü Çelebi’ye, Oktay Turan’a, Tansel Işık’a, Mürüvvet Okur’a, Birol Demir’e, Hikmet İncirci’ye ve adını bilmediğim diğer ustalara teşekkür edelim.
Devrek’te yaptığım bir güzel şeyden daha bahsetmeden geçemeyeceğim. Olağanüstü lezzetli yemekler yedim. Festival etkinliği olarak yapılan Devrek yemekleri sergisinde Hayatımın en güzel etli yaprak sarmasını ve cevizli eriştesini yedim.
Ne diyeyim. Gidin Devrek’e. Baston yapımını izleyin, baston alın ve mutlaka etli yaprak sarma yiyin.

 Meraklısına 
Çelebi Bastonları 0372 5563121

 
 

PlatinMarket® E-Ticaret Sistemi İle Hazırlanmıştır.